Masanobu
Fukuoka; Japonya'nın kuzeyindeki Shikoku adasında yaşayan kendini doğaya adamış
bir çiftçi/filozof olarak bilinir. Klasik tarımın aksine Fukuoka tarımında;
makineler ve ilaç kullanımı yer almaz. Yabancı otlarla mücadele çok düşük
seviyededir.
Toprağı sürmenize gerek yoktur, klasik tarımda en zahmetli ve maliyetli
işlerden biridir toprağı sürmek, hazır kompost kullanılmasına da karşıdır. Tüm
bu "pasif tarım" yöntemlerine rağmen toprakları klasik ve modern
zirai tarımın uygulandığı diğer Japon tarım alanlarına nazaran çok daha
verimlidir. Traktörle sürülmediği için petrol ve türevleri tarlanızı
zehirlemez.
Aslında
Permakültürün isim babası olan Bill Mollison ve Masanobu Fukuoka'nın farklı
coğrafyalarda aynı prensipler doğrultusunda çalıştığını söylemek yanlış olmaz.
Birbirlerinden habersiz, ilk dönemlerde, geliştirdikleri teknikler ile doğa ile
insanın nasıl bir harmoni içerisinde birlikte daha verimli olabileceğinin ve
üretkenliği nasıl arttırabileceklerini farklı yollardan giderek bulmuşlardır.
Permakültür'de en önemli unsur tasarımdır. Evinizin, tarlanızın, su toplama
alanlarının nerede ve nasıl yer alacağı, başarılı bir sonuç almada en önemli
etmenlerdir. Tüm birleşenler birlikte uyum içinde olmalı ve hepsi en azından
iki farklı ihtiyacı karşılamalı ya da iki farklı amaca yönelik olmalıdır.
Peki Fukuoka'nın "doğal tarım" diye nitelendirdiği yöntem nasıl
doğdu?
Fukuoka, yirmi beş yaşlarındayken bir gün doğayı seyre dalar ve kendi
kendine doğanın ne kadar harika olduğunu ve asıl sorunun insanoğlunun onu
"daha iyi" hale getirmek için yaptığı müdahaleler ve kendi çıkarları
doğrultusunda hareket etmesinin doğurduğu olumsuz sonuçlar olduğunu düşünür. Bu
düşüncesini diğer insanlara da anlatmaya çalışır ama başarılı olamaz.
Düşüncelerini hayata geçirmek ve ispatlamak için uygulama yapması gerektiğini
biliyordur, fakat nasıl?
Baz alabileceği herhangi bir yazılı kaynak, bir model ya da akıl hocası yoktur.
O da diğer insanların yaptığı gibi "Neleri yapmalıyım?" diye düşünmek
yerine "Neleri yapmamalıyım?" diye düşünür.
Yine bir gün tamamen terkedilmiş bir tarladan geçerken pirinçlerin herhangi bir
müdahale olmaksızın çok verimli bir şekilde kendi kendilerine yetiştiklerini
görür ve klasik tarımda yer alan kendisinin de uyguladığı Nisan ayında pirinç
ekmeyi rituelini terk eder.. Sonbaharda, tam da doğal döngünün emrettiği
şekilde pirinçleri eker ve tahmin ettiği gibi çok olumlu sonuçlar alır.
Elbette her şey bir anda gelişmez ve kendi deyimi ile yüksek verimliliğe,
yaklaşık otuz yıllık deneyimler ve farklı yirmi çeşit pirinç türünü yine farklı
yöntemlerle yetiştirmesi sonucunda ulaşır.
Doğanın doğal döngüsünü takip edip ona uygun hareket etmek, ona göre tarım
yapmak ve tüm bitkileri doğal bir döngü içerisinde birbirine faydalı bir
şekilde yetiştirmek iki ana prensibin de ortak yönleridir.
Masanobu
Fukuoka'nın tarım modelini daha detaylı yazılarla anlatmaya devam edeceğiz...